31 Aralık 2010 Cuma

24 Kasım 2010 Çarşamba

hop oynayı oynayı..

.. Bahça'da PEMPE DOMAT ... :)



..... Geçen yaz pembe domates dikme imkanım oldu.40 tohum yazlığın camlarla kapalı terasında fideye dönüştü.Tohumları nasıl diktiğimi, nasıl fideye dönüştüklerini uzun uzadıya anlatmanın manası yok bence.Toprağa ne düşüyorsa gereğini yapıyor toprak ana. Sanırım önemli olan onları erişkin, sağlıklı birer bitkiye dönüştürebilmek için bakım ve zararlılarla olan mücadele.. Ve tabiidir ki çokça ilgi ve sevgi gerek !
..... Kapalı teras ortamından dikime elverişli duruma gelen fideleri doğaya alıştırmadan aniden 5 kilometre ötedeki tarlaya götürüp o vahşi ortama dikmek hatasını yapmamak gerekti fakat ben bu hatayı yaptım. Tavsiyem kapalı bir ortamdan tarlaya götürüp dikmeden önce fideleri bahçenizde bir hafta kadar doğaya alıştırın. Bu birkaç ay evden dışarı çıkmamış bir insanın birden dışarı çıkıp şifayı kapmasına benziyor çünkü. Bitki dış ortam şartlarına sert rüzgara, bütün gün güneş ışınlarını tepeden görmeye ve börtü böceğe alışkın olmadığından sudan çıkmış balığa dönebiliyor, hırpalanıyor; yaprakları (akciğerleri) henüz gevrek olduklarından zarar görüyor..
..... Fideleri tarlaya fide kaplarından çıkartarak üçüncü şaşırtma olarak diktim (şaşırtma işlemi nasıl yapılıyor internet tarım sitelerinden öğrenebilirsiniz). Domatesleri, sırık ve geniş alana yayılacağı düşüncesiyle çapa ve meyva alışında sıkışmayacak biçimde bitki aralık mesafelerini tahminimce hasaplayarak diktim. Fakat dikme esnasında ilaçlama yapmadığımdan (kimyasal ilaçlama yapmayın) iki gün sonra domates fidelerimin bütün yaprak ve filizleri bitki bitleri tarafından istila edildi. Bitki bitleri bitkinin özsuyunu emerek beslenen asalaklar; yaprakların alt yüzeylerine yerleşiyorlar. Kimyasal ilaçlama yapmak istemediğimden organik ilaçlara da güvenmediğimden kırmızı acı pul biberi suda kaynatarak ve süzerek ilaç pompası ile domateslere, özellikle yaprak atllarını da yıkayacak biçimde sıktım. Büyük faydası oldu, acı biberin zararlı böceklere karşı bitkiyi koruduğunu gördüm (yaprak küfüne karşı içine bir kutu da asprin koymuştum). Ve bir dip not düşeyim: Arap sabunu düşünülenin aksine kimyasal bir maddedir, sakın kullanmayın.


..... Trakya'da yaz mevsimi bu yıl acaip geçti. Bol ve beklenmedik yağışlar bazan dolu bazan sel biçiminde tepemize inince, elden birşey gelmemenin teslimiyeti ile arkada kalanı toparlamaya çalışarak bu ürün mevsimini geçirdik. Her yağış ardından domates bitkisi kendisini toparladı fakat bitki biti istilası her yağış sonrası tekrar tekrar gerçekleşti. Bu açıdan bunu bilerek yağmur sonrası belirttiğim acı biber solüsyonunu yaparak pompayla bitkilere sıkınız (solüsyon acı olmalı, tadarak kontrol edin). Bol çiçek vermesine rağmen kaybettiğim 5 fide dışında kalan 35 domates bitkisinden 5-6 kilo domates alabildim. Bol çiçek veriyor fakat çiçekler meyvaya dönüşmüyordu. Bunda arı ve diğer faydalı böceklerin azlığı, sert rüzgar, kararsız hava durumu, acemiliğin getirdiği hazırlıksızlık (sulama, zararlı mücadelesi, toprak hazırlığındaki eksiklikler-toprak kireçlemesinin yapılmaması v.s) etkili oldu. Söylemeliyimki domates dikeceğiniz toprağın tarım kireci ile ph değeri düşürülmesi çok önemlidir. Sonbahar sürüşü esnasında bu kireç toprağa karıştırılır. Domatesin kireç sevdiğini unutmayın fakat abartmayın. Tarım kirecinin ne kadar atılacağını yine internet tarım sitelerini araştırarak bulabilirsiniz ki bu normal bildiğimiz kireç değil. Miktar vererek ben sizleri yanıltmayayım..
..... Resim çekmediğimden resimli bir sunuş yapamıyorum. Edindiğim tecrübelerin bir kısmını burada paylaştım. Önümüzdeki yıl için adım adım her aşamayı ve ne yaptığımı kısa notlarla buraya aktaracağım. Bu yüzden bu yazıda daha fazla detay vermem gereksiz olacak...
..... Doğayı korumak adına yapılan en küçük uğraş bile tabiat ana tarafından bir biçimde ödüllendiriliyor. Bu denli cömert olan doğaya karşı daha hassas ve bilinçli günler dileğiyle çocuklarımızı eğitelim. Tabiat, gelecek nesiller adına bize bir emanettir, emanete hıyanet ise affedilemeyecek bir durumdur. Sevgiyle....

6 Mayıs 2010 Perşembe

ONUN ADI LUSİ...

.

..... Sivas Kangal dişisi, . barınaktan aldığımız bir hatundur Lusi. !.. . Ailecek trafik kazası geçirmişler, annesi ölmüş. . Diğer kardeşlerinden sadece birini, o da dişi olduğundan alınmakta tercih edilmemiş kızkardeşini gördüm.
..... Lusi benim verdiğim bir ad. . Şu sıra 6,5 aylık. . Fazla dirençli değil. . Üç- dört defa top peşinde koşsun aşırı yoruluyor, . ön ayakları sarhoş misali birbirine karışıyor. . Trafik kazasının onda bıraktığı bir araz bu; . yürümesi bozuluyor, . zor adım atıyor.
..... Barınaktan aldıktan sonra veterinere götürdük. . Kuduz aşısı yapıldı; . on gün sonra ise parazit hapı almamız gerektiği söylendi, alacağız. . Bütün bakımları yapıldı. . Ailemizin bir ferdi oldu. . Gerçi bize geldiğinin dördüncü günü bahçenin kafes telleri arasından doğasının dürtüsüne uyarak, . dışarıdan gelen çağrılara bi'gâne kalamayıp kaçtı. . Ertesi gün bulduğumuzda ayakta duracak hali yoktu. . O bitkinlikle 2 gün yattığı yerde kaldı. . Yemek verdiğimizde ayağa zorlukla kalkıyor, . zor adım atıyordu. . Şimdi düzeldi ve eski neş'esinde..
..... Bugün bize geldiğinin yedinci günü; . inşallah uzun yıllar bizimle kalır diliyorum..
..... Ailemize hoşgeldin Lusi'cik.. . :)
.

.

.
.

11 Nisan 2010 Pazar

Uyuyamadım, takıldım..


.


..... Gecenin ikisinde yatağımdan kalkmamın bir sebebi var. . Biri sözcüklere aşık olmuş. Hayır, . güzel sözcüklerin ardındaki kişiye demeliydim. . Güzel cümlelerin sahibine aşk duymak.. . Öyle ki : . "Lütfen, . lütfen bana söyleyin. . Kim bu aşık olduğunuz? . İnanın kimseye söylemem" . demiştim. . Sonra içimden sözcüklerime gülmüştüm.

..... Bir sinema filminde iyi karakterin sahibi oyuncunun, .gerçek hayattaki kişiliksizliğiyle çarpılmak olmalı herhalde; . güzel sözcükler gerisindeki kişinin hayâlkırıcı gerçekliğiyle karşılaşmak. .En iyi şairler en kötü aşıklardır genelde ya da en iyi yazarlar en şahsiyetsiz kişilerdir; .kuru yanında yaşları yakmayıp azınlıkta kalanları tenzih ederek tabiî. .Karakterlerindeki zayıflıkları, .şiirlerindeki kelimelerle, .yazılarındaki güzel cümlelerle onarırlar. .Her güzel tümcenin gerisinde eksik benlikleri.. .Ve her güzel kelime, olmayı hayâl edilen insanın ağzından dökülen sözcükleridir.

..... İyi yazarlar, .gerçek hayattaki yetersizliklerinden kendi yarattıkları güzelliklere sığınırlar. .Güzel yazmak, .sahnede bir oyuncunun rolünü iyi oynamasıyla eşdeğerdir. .Perde kapandığında soyunma odasında, .aynadaki gerçeğine bakar bulur kendini. .Kendi görüntüsünden hoşnutsuzluğa karşın, .girdiği rolle topladığı beğeniyi tekrar bulmak, .bir sonraki güçlü sahneye çıkış arzusuna sebeptir. .Tıpkı yazarın yeni bir yazıyı kaleme alışının, .şiddetle başkası olmayı arzulamasındaki güçlü isteği gibi.
..... O halde niçin güzel yazan birine bu aptalca aşk? .Kendini tamirle meşgul birine, .bu yüceltiş duygunuz?!.. . "Lütfen, .lütfen bana söyleyin. .Kim bu aşık olduğunuz? .İnanın kimseye söylemem. .Yaşadıkça.. .!"...
.

Not: . Yazıdaki anlaşılmayan cümleler ve anlam bozuklukları için özür.. . Gecenin 2.50'sinde bu kadar yazılabiliyor.. . Uykusuzum..

.......................................................................... Zafer D.
..
.